Göz çevresi, yüzün bütün estetik anatomisi içerisinde düşünüldüğünde belki de karakteri yansıtma, güzelliği betimleme, samimiyeti belirtme yani kısaca “kişiyi dışa yansıtma” anlamında en önemli işleve sahip anatomik sahadır. Göz çevresi hastalarımda tek başına estetik bir sorun olarak karşıma çıktığı gibi, daha sıklıkla yüzün diğer bölgelerindeki sarkma ve çizgi oluşumu gibi değişikliklerle birlikte de kendini gösterebilmektedir.
Görsel notu: Göz kapağında orbiküler kas yapısı (sol) ile göz kapağı estetik ameliyatından sonra kalacak izler (sağ).
Görsel notu: Basit göz çevresi problemleri botoks, dolgu ya da lazer gibi teknolojilerle çözümlenebilir.
Görsel notu: Göz yaşı pınarı (tear trough) deformitesi.
Ameliyatsız çözümler, göz çevresinde kaz ayağı, göz yaşı pınarı ve kaşların düşük olması gibi sorunların üstesinden gelebilir. Botoks ince çizgilerin giderilmesinde ve kaşın yükseltilmesinde oldukça etkili iken derin katlantılar ve göz yaşı pınarı için dolgu veya yağ enjeksiyonu fayda sağlar. Bu enjeksiyonların etkisi geçicidir ve tekrarlanmaları gerekir. Lazer, cilt ve ciltaltı bağ dokunun yeniden düzenlenmesini sağlar ve daha uzun vadeli çözüm üretebilir. Yine de lazer cihazı uçlarının göz kapağına uygun olması ve uygulanacak enerjinin de göz çevresi için indirgenebilir olması gereklidir. Lazer tedavileri ile ilgili detaylı bilgi için burayı tıklayınız.
Göz çevresi gençleştirme ameliyatları bölgesel anestezi ile yapılabilir ama isteyen hastalarda kısa süreli genel anestezi de uygulanabilir.
Sadece göz kapaklarına yapılan ameliyatlar (blefaroplasti) uyuşturucu ilaçlarla bölgesel uyuşturma ile yapılabilir. Bu sayede ameliyat sırasında hastaya gözünü açıp kapaması söylenerek daha ince ayarlamalar yapılması mümkün olabilir.Üst göz kapağında oluşacak ameliyat izi doğal göz kapağı katlantısına gizlenirken alt göz kapağında oluşacak iz kirpiklerin hemen altında yer alacaktır. Genellikle birkaç aydan sonra izler belli belirsiz hale gelir. Alt göz kapağı ameliyatı sadece torbalanması olan ama deri fazlası bulunmayan hastalarda göz kapağının iç yüzündeki konjunktiva adı verilen örtüden dışarıda iz oluşturmaksızın da yapılabilir (transkonjunktival blefaroplasti).
Göz kapağı estetik ameliyatları sırasında önceden var olan ve görme alanını kapatan üst göz kapağı düşüklükleri (pitoz) de tedavi edilebilir.
Kaşlarda düşüklüğü olan hastalarda göz kapağı sorunları bundan kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla kaş düşüklüğü giderildiğinde kapaklara müdahale daha sınırlı tutulabilir. O nedenle ameliyat öncesi muayenede göz kapağı kaş ilişkisini detaylı incelemek gerekir.
Göz kapağı estetik ameliyatları sıklıkla birkaç gün süren morluk ve şişmeye neden olabilir.
Göz kapağı ameliyatlarından sonra temel iyileşme süreci 5-7 gündür. Dikişler dışarıdan belli olacak şekilde değildir ve 4-5 günde alınır. Göz çevresi ödem ve şişlik ile morluklar da bu süre içerisinde belirsizleşmeye başlar. Buz uygulamaları saatte 10-15 dakikayı geçmemek kaydıyla bu sürece yardımcı olacaktır. Bitkisel kökenli olan bazı jeller morluk ve şişliklerin daha hızlıçözülmesine yardımcı olabilir. Bununla ilgili doktorunuzun çeşitli önerileri olacaktır. Yara izi en başta kırmızıdır ve yaklaşık 2-3 aylık sürede cilt rengine döner. Bu zamana kadar fondöten tipi kapatıcılarla gizlenebilir. Ameliyat sonrasında güneş gözlüğü ile dışarıçıkmak önerilir. Lens kullanılıyorsa onbeş gün kadar ara verilmelidir.Özellikle transkonjunktival yani kapak içinden yapılan ameliyatlarda önermemekteyim. Ameliyat sonrasında çeşitli göz damlaları ağrı ve enfeksiyon ihtimalini azaltmada etkili olurlar.
Göz kapağı estetik ameliyatından sonra oluşabilecek istenmeyen sorunlar yüz germe ameliyatındakine benzer ancak uygun planlama ile nadiren ortaya çıkarlar.
Ameliyat sonrasında oluşabilecek ve ciddiyet arzedebilen en önemli sorun göz kapaklarının altında kan toplanmasıdır (hematom). Bazen miktar olarak fazla olabilmekte ve hastanın tekrar ameliyathaneye alınmasını gerektirebilmektedir. Bundan başka, enfeksiyon, gözde uzun süren yaşarma ya da tam tersine kuruluk olması gözlenebilen sorunlardandır. Bu sorunların yaşanabildiği hastalarda öncesinde hipertansiyon, diyabet, kalp damar hastalığı gibi sorunların olup olmadığı sorgulanmalıdır. Cerrahiden kaynaklabilen bir sorun da göz kapağında dışa dönme anlamına gelen ektropiondur.Özellikle alt kapakta gerekenden fazla gerginleşme ektropiona yol açabilir. Ameliyat sonrası ilk günlerde ektropion gözleniyorsa genelde ödeme bağlı olarak alt kapağın aşırı gerilmesine bağlıdır ve geçicidir.Ödem geriledikten sonra devam eden ektropion düzeltici ameliyatlar gerektirebilir. Doktorunuzla iletişim halinde bu sorunların üstesinden kolaylıkla gelinebilmektedir.
Işık dolgusu olarak tabir edilen hyaluronik asit dolguların koyu göz kapağının rengini açtığına dair yorumlar çok doğru değildir.
Günümüzde bilgi kirliliğinin artmasıyla birlikte estetik cerrahi adayı olan hastalarımız da çeşitli fikirlerle bize gelmekteler. Hekim bile olmayan uygulayıcıların satışı desteklemeye yönelik sunum politikaları hastalarımızın gereksiz yere çeşitli müdahaleleri kendilerine yaptırmalarına neden olmaktadır. Söz gelimi hemoroid kremleri, göz kapağına sülük uygulamaları, dondurulmuş metal kaşık dokundurma gibi uygulamalar bazen tehlikeli olmaktadır. Temelde göz kapağı koyuluklarının nedeni bölgedeki yetersiz kanlanma ve buna bağlı renk değişiklikleridir. Lazer uygulamalarından fayda gören hastalarımız olabilir.
Göz kapağı koyuluklarına iyi geldiği iddia edilen bir diğer ürün ışık dolgusu adı verilen hyaluronik asit (HA) bazlı dolgu malzemeleridir. En sık kullanılan dolgu tipi olan HA’in göz kapağının hareketli kısımlarına uygulanması, dolgu ne kadar ince tip olsa da dışarıdan çok belli olan bir görüntü yaratabilmektedir. Bununla ilgili diğer bir risk de dolgu yüzeysel yapıldığında damara kaçarak emboli adı verilen damar tıkayıcı tehlikeli oluşumlar haline gelmeleridir. Bu hastalarda hyaluronidaz adı verilen bir enzim ile dolgunun kısa sürede eritilmesi planlanır. Kullanılan dolgu malzemesi aynı nitelikte olup rengi açması, ışık saçması gibi durumlar söz konusu değildir.