Vücuttaki sahalarda farklılıklar göstermekle birlikte saçlı deri, renk (pigment) içeren son (terminal) kıl köklerinden oluşan bir organdır.
Kafatasındaki saçlı deri skalp adını alır ve İngilizce 5 farklı kelimenin ilk harflerinden oluşan bir kısaltmadır. ( skin, connective tissue, aponeurotic tissue (galea aponeurotica; alın ve ense bölgesindeki kaslar arasında köprü oluşturan bağ dokusu), loose areolar tissue (gevşek bağ dokusu; saçlı derinin kemik üzerinde kayabilmesini sağlar), periosteum (ya da pericranium).
Saç teli, deriye gömülü olan kök ya da saç soğanı ile serbest durumdaki saç gövdesinden oluşur. Kök kısmında ter ve yağ bezleri yer alır ve bunlar derinin kurumaması için gereken yağ ve teri üretir. Deri ile saç kökü arasında arrector pili adı verilen kaslar bulunur ve bunlar otonom sinir sistemi aktivitesi (soğuk, sıcak, heyecan vs) kasılarak saç telinin dikleşmesini sağlar.
Kafatasındaki deriyi örten saç, sakal ve bıyık bölgesi ile birlikte vücuttaki diğer kıl içeren alanlardan farklı olarak çoğaltılmaya çalışılan yegâne yapıdır. Saçın fizyolojik olarak büyüme ve gelişiminde üç temel dönem ayırt edilir. Bu temel dönem aslında herhangi bir hücrenin büyüme gelişme ve ölme sürecine benzerdir. Her kıl kökü belli aralıklarla bu süreci yaşayarak içerisindeki kılı sonunda döker ve yeni kıl çıkarmak üzere tekrar kıl büyüme gelişme döngüsüne girer. Bu üç dönemli sürecin her kıl kökü için farklı dönemlerde olması nedeniyle sağlıklı bir saçta seyrelme gözlenmez ve normal bir saçlı deri günde ortalam 80 kıl kökünün dökülmesi ile yoluna devam eder.
Görsel Notu: 1975’te Norwood tarafından yapılan sınıflandırma.
Anajen faz, kılın ana büyüme ve hücrelerinin çoğalma evresidir. Yaklaşık olarak 3-5 yıl sürer ve ırklar arası değişkenlik gösterir. Söz gelimi Asya’lılarda 7 yıla kadar uzayabilir ve bu sürenin sonunda 1 metreye ulaşan bir saç boyutu olabilir. Aynışekilde anajen fazın gece daha aktif oluşu nedeniyle gece saç uzamasının daha hızlı olduğu bilinmektedir.
Telojen faz; kılın giderek zayıflayarak dökülmeye hazır hale geldiği yaklaşık 10 günlük ara evredir.
Katajen faz; kılın dökülmesini takiben yaklaşık 3 aylık bir sessizlik dönemini kapsar. Bundan sonraki süreçte hücrelerde çoğalmanın arttığı anajen faza tekrar geçilir.
Saç dökülmesi kişiden kişiye değişen farklı nedenlerle ortaya çıkan bir sorundur. Alttta yatan bir etken (enfeksiyon, romatizmal deri hastalığı vs. ) olabileceği gibi hiç bir neden olmadan da ortaya çıkabilir. Dolayısıyla etkeni olan bir saç dökülmesinde etken tedavi edildiğinde saçlar geri kazanılabilmektedir.
Saç sağlığını metabolik ve hormonal sorunlar, saçı ilgilendiren enfeksiyonlar ve deriyi tutan romatizmal hastalıklar etkileyebilmektedir. O nedenle özellikle yeni başlayıp birden hızlanma gösteren ve özellikle belli alanlarda yoğunlaşan saç dökülmeleri bu klinik tablolar açısımdan araştırılmalıdır.
Özellikle erkeklerde daha sık olmak üzere her iki cinste en sık görülen saç dökülmesi nedeni androjenik alopesidir.
Saçlı deride kıl kökleri testosteron için alıcılar (reseptörler) içerir. Testosteron androjen tipi bir erkeklik hormunudur ve kadınlarda da böbrek üstü bezinden salgılanır. Testosteron ve metaboliti olan dehidrotestosteron kıl köklerinde incelmeye ve küçülmeye neden olur. O neden olur? Kulak arkası ense bölgesi bu anlamda çok da etkilenmeyen bir bölgedir. Androjenik alopesi, erkekte alın, şakaklarla başlayıp arkada verteks denilen tepe noktasına kadar ilerleyebilir. Bazen verteks tipi tepe saç dökülmesi birlikte de olabilir ve arada bir saçlı alan köprüsü kalabilir. Saç dökülmesi ve kellik özellikte erkek cinste belli bir şekilsel yol (pattern) izlediği için daha ziyade erkekleri kapsayacak şekilde çeşitli sınıflamalar yapılmıştır ve bunlar içinde en sık kullanılanlanıönce Hamilton’un 300 erkekte tanımladığı ve sonra 1975’te Norwood tarafından 1000 erkekte yapılan değerlendirme ile revize edilen sınıflandırmadır [3,4].
Tıbbi tedaviler (minoksidil gibi bölgesel ya da finasterid gibi kan dolaşımına geçerek etki eden testosrerıon antagonistleri gibi tıbbi tedavi yaklaşımları) denenebilirse de androjenik alopesinin kesin tedavisi saç ekimi ameliyatıdır. Sonuçları kişiden kişiye ve ekimin kalitesine göre değişmekle birlikte tecrübeli ekiple ekilen kıl köklerinin %80’inden fazlasının tutması beklenir.
Androjenik alopeside erkekte şakaklardan başlayıp kafanın tepe noktasına doğru (vertex) yayılırken kadında daha dağınık bir dökülme beklenir. Vücuttaki testosteron hormonu aktivitesi ile ilişkilidir. Testosteronun hedef organlarından biri kafatasındaki saç kökleridir. Ailesel yatkınlığı olabilen bir dökülme şeklidir.
Androjenik alopesinin ilaçla tedavisinde testosteron hormunu aktivitesini azaltan finasterid gibi ilaçlar ile yine etki mekanizması tam olarak belli olmayan minoksidil yer alır. Bu ilaçların etkinliği kişiden kişiye değişir. Minoksidil daha sık kullanılan bir ilaç olup sabah akşam kullanılır ve kadınlarda %2, erkeklerde %5’lik sprey formları tercih edilmektedir. Finasterid, cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık, boşalma sorunları gibi çoğunlukla geri dönüşümlü sorunlar) yaratabilmektedir ve bu yüzden doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bu ilacın daha etkili ve yeni formu olan dudasterid saç dökülmesinde kaynak olabilen iki reseptör (alıcı) tipine de etkilidir. Ketokonazol, bir mantar ilacı olup şampuan formunun kepeklenmeyi azaltıp saç dökülmesini durdurabildiği gösterilmiştir. Etki mekanizması tam olarak belli değildir. PRP (plateletten zengin plazma), kişinin kendi kanının ayrıştırılması ile elde edilen hafif bulanık kısmıdır.Çeşitli büyüme faktörleri içeren bu kısım, kanın özel cam tüpler veya kitler içerisinde santrifüjlenmesi ile çöktürülür ve enjektöre alınarak uygulanacak bölgeye enjekte edilir. Androjenik alopeside etkinliği tartışmalıdır ve yeterli klinik kanıt düzeyine sahip çalışma yoktur. Bununla birlikte değişik merkezler özellikle saç ekimi adaylarına uygulama öncesinde alıcı sahayı hazırlamak için PRP enjeksiyon seanslarının sağ kalan saç kökü sayısını artırmak açısından faydalı olacağını ifade etmektedirler. Botulinum toksin-A, bir çok alanda kullanılmakla birlikte son yıllarda saç dökülmesi ile ilgili klinik denemeleri yapılan preparatlardan biridir. Freund ve Schwartz, 2010 yılında(1), yaptıkları açık uçlu çalışmanın ön sonuçlarını yayınlamışlar ve botulinum toksin-A uygulamasının bazı erkeklerde saç dökülmesini azaltıp saççıkışını uyarabileceğini ifade etmişlerdir. Saç dökülmesinden sorumlu olan testosterondan dehidrotestosteron oluşumu kansız dolayısıyla oksijensiz ortamda daha fazla olurken, iyi kanlanan bölgede testosteron daha çok östradiol denilen hormona dönüşür ve dolayısıyla saç dökülmesi azalabilir. Botulinum toksin-A ise potansiyel olarak uzun dönemde dokunun kanlanmasını artıran bir maddedir(2).
İlaçla tedavi dışında androjenik alopeside en temel tedavi biçmi saç ekimi olarak adlandırılan ameliyattır. Evet. Saç ekimi bir ameliyattır. Bunun önemle vurgulanması ve plastik cerrahinin diğer tüm uzun ve yorucu ameliyatları gibi ciddi bir önem verilmesi gereken ameliyatlarındandır. Saç ekimi ameliyatı ile ilgili tek ehil branş ise plastik cerrahidir.
Altta yatabilecek bir etken olduğunda saç dökülmesi geri dönüşümlü olabilir. Telogen effluvium bu şekilde bir saç dökülmesidir ve geri döndürülebilir.
Kadında androjenik alopesiden sonra ikinci sıklıkla gözlenen saç dökülmesi tipi olan Telogen effluvium aslında fizyolojik olarak yenidoğandaki saçın dökülmesini ve yeni saçların çıkması ile hamilelikte görülebilen ve sonrasında düzelen saç dökülmesini de kapsar. Bunun dışında guatr (tiroid bezinin az veya fazla çalışması durumu), kansızlık(anemi), yetersiz beslenme (malnutrisyon) proteini düşük beslenme, ağır diyet, aşırı stres durumlarında telogen effluvium oluşabildiği gözlenmiştir. Bu etkenlerin ilaçlar ve besin destekleri ile tedavisi çoğunlukla saçın kazanılmasını sağlayacaktır. Bu tedavi ile ilgili olarak plastik cerrahi uzman ından bilgi alınız.
Mantar enfeksiyonu veya romatizmal hastalıkların cilde yansıması sonucu bölgesel olarak saç dökülmeleri olabilir Alopecia areata adı verilen bu dökülmeler besin destekleri yada etkene yönelik tedavi ile durmakla beraber yeniden saç kazanımı beklenmez.
Saçın belli bölgesinde başlayarak kısa zamanda yayılan ve birkaç hafta sonunda belli bir alanda dökülme yaratan saç dökülmesi tipi olan alopecia areata altta yatan etkenin tedavisi ile durdurulabilmekle beraber bölgede saççıkması beklenmez. Bu hastalarda plateletten zengin plazma (PRP) ile oldukça iyi sonuçlar elde eden hastalarım oldu. Ancak bu tedavi halen deneme aşamasında olup her hastada olumlu sonuç vermeyebilir. PRP tedavisi, kişinin kendi kanı alınarak özel sistemlerle ayrılmasını takiben platelet hücrelerinden zengin kısmının ayrıştırılıp kişinin saçlı derisinde hastalıklı alana verilmesini kapsar. Alpopecia areata tedavisinde saç mezoterapisi de etkili olabilmektedir. Hiçbir tıbbi tedavinin etkili olmadığı kişilerde saç ekimi ameliyatı denenebilir. Ancak bundan önce altta yatan hastalığın tamamen gerilemiş olduğu (remisyon) doğrulanmalıdır.
Traksiyon alopesisi, saça sürekli olarak aşırı gerim uygulanması sonucu zeminde kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Saç dökülmesi oturduktan sonra kalıcı olabilir.
Çocuklarda kullanılan tokaların saçı fazlaca çekerek kan dolaşımını bozmasından, kişinin saççekme hastalığı olmasına kadar çok çeşitli nedenler traksiyon alopesisi yaratabilir. Bu durumda kan dolaşımınını sürekli bozulması bölgede kıl kökünde gelişimsel gerilemeye ve kıl kökünün incelerek zamanla dökülmesine yol açar. Traksiyon alopesisi oturduktan sonra daha önce bahsedilen tıbbi tedavi biçimleri denenebilir olsa da temel tedavi saç ekimidir. Ekilen saç androjenik alopesiden farklı olarak hastanın yeniden gerim uyguladığı hallerde yine dökülebilir. O nedenle uygun hastalarda denenmelidir. Saçlarının sağlığı için lütfen çocuklarınızın saçını tokalarla çok gergin bir şekilde bağlamayınız.
Doğuştan saçlı derinin belli alanlarında eksiklikler olabilir. Bu eksiklikler derinin tam kat eksiklerinden (aplasia cutis congenita), sadece saçın olmadığı konjenital (doğuştan) alopesi durumuna kadar çeşitlilik gösterebilir.
Doğuştan saçın kısmen ya da tamamen olmayışı nadir görülmeyen bir durumdur. Bu durum derinin çeşitli tabakaları ile birlikte görülebilir. Bu durumda saptanan eksikliğin boyutuna göre saçsız alanın belli bir yaşta çıkarılarak saçlı derinin karşı karşıya getirilmesi denenebilir ya da daha ileri bir yaşta bölgeye saç ekimi uygulanabilir. Aplasia cutis isimli anomalide genellikle deride de doğuştan eksiklikler bulunur ve onarım gerektirebilir.
Saçsızlığa yol açan en ciddi sorunlardan biri aslında derin yanıklardır. Yanıklar çok ciddi iz ve deforme bir cilt bırakır. Bazen deri yamaları koymak gerekebilir. Yanan bölgede saççıkmaz ve skatrisyel (ize bağlı) alopesi olarak bilinir.
Saçlı deride iz yaratan herhangi bir unsur aslında o bölgede saççıkması için de engel teşkil eder. Bu durum skatrisyel alopesi olarak adlandırılır. Birçok metabolik, enfeksiyöz (bakteri ya da mantar) ya da travmatik nedeni olabilen bu durum saç ekimi ile tedavi edilebilir. Nedeni bilinmeyen skatrisyel alopesi tiplerinden biri de Brocq tarafından tanımlanan ve saçın öbekler halinde çıktığı durumdur. Bu öbeklerin arasında saçsız ve beslenmesi çok iyi olmayan bir deri bulunur ve saççıkması beklenmez.
Aslında toplumda bilinenin aksine hedeflenen sonuç saçın çıkması değil, sağlıklı saçın elde edilmesi olmalıdır. Saç sağlığı, toplumda eğitim gerektiren bir konudur. Herkes saçının yapısını az çok bilerek saç bakımı yapmalı ve saç dökülmesi başlangıcı olan her hasta mutlaka hekim kontrolünden geçmelidir. Unutulmamalıdır ki saç dökülmesi erken yakalandığında önlenebilir bir çok nedenden kaynaklanabilir.
Saç sağlığı için uygulanan tıbbi tedaviler içerisinde mezoterapi özellikle saç dökülmesinin durdurulması, saçın kuruluk oranının dengelenmesi ve kıl çapında artış elde edilmesi anlamında faydalı olduğuna dair sonuçlar vardır. Ayrıca saç ekimi öncesi dönemde alıcı yatağın kanlanmasını artırmak amacıyla da kullanılmaktadır.
Saç mezoterapisi, diğer mezoterapi türevlerine paralel olarak önce başlangıç seansları ile bölgesel kanlanmanın artırılmasını sonra da direk hedefe yani kıl folikülüne yönelik tedavileri kapsar. Birçok ilaç kokteyli hazırlanabilmekle birlikte bugün bunlar ticari ürün halinde daha pratik bir şekilde satılmaktadır. Mezoterapinin saççıkarıcı etkisi telojen faza giren kıl foliküllerini uyararak anajen faza geçişlerini uyarmak şeklindedir ancak tedavide uzun süre ara verildiğinde etkiler geri dönüşümlüdür. Aynı durum plateletten zengin plazma (PRP) tedavisi için de geçerlidir.
Son dönemde popüler olan bir diğer uygulama ise mikro iğneleme denilen iğneli merdaneler ile saçlı deri üzerinde 8-10 geçişlik taramalar yapılmasıdır.
Bu aletin PRP ve %5 minoksidil ile birlikte kullanımında 3-4 seanstan sonra trikogramda belirgin kıl kökü sayı ve çap artışı sağladığı ve saççekme testinde koparan ele gelen saç miktarının da bariz bir azalma gösterdiğine dair yayınlar vardır (5, 6). Ancak bu etkilerin uzun dönem kalıcılığına dair bir çalışma gözlemlemedim.
Saç restorasyonu amacıyla yapılan tıbbi tedaviler işe yaramadığında estetik plastik cerrahinin ameliyatları içinde yer alan iki ameliyat biçimi çözüm olarak devreye girer. Bunlar doku genişletici (ekspander) uygulaması ve saç ekimi ameliyatlarıdır. Bu ameliyatların tıbbi tedavilerden sonuç almayacağını düşündüğümüz hastalarda da uygulanması söz konusudur.
Doku genişletici balonların (ekspander) plastik cerrahide kullanımıözellikle iyileşmiş yanık zemininde yer alan sağlıksız cildi iyi kanlanan sağlıklı ciltle değiştirebilmek amacını taşır. Yine meme kanser cerrahisinden sonra yeniden meme oluşturabilmek için mevcut dokunun genişletilmesini takiben kalıcı silikon protez yerleştirilir. Saçlı deride saçsız alanların restorasyonunda saç ekimi yaygınlaşmadan önce hastalarda ağırlıklı olarak doku genişletici implantlar kullanılmaktaydı. Doku genişleticiler saçlı deride esneme sağlayarak saçsız alana yaymayı sağlarlar. Aralarında 2-3 ay bulunan iki aşamalı bir ameliyat süreci vardır.İlkinde doku genişletici saçsız alandan uygulanan bir kesi ile girilerek saçlı dei altında oluşturulmuş olan cebe yerleştirilir.Şişirme haznesinden haftada 1-2 kez serum fizyolojikle hastada ağrının başladığı noktaya kadar şişirme uygulanır. Genelde bu hacim toplam hacmin %10-15’i kadardır.İkinci seansa kadar en üst hacmin %15-20 fazlasına kadar şişirdiğim hastalarım olmaktadır.İkinci seansta önce kesiden girilerek doku genişletici çıkarılır ve saçlı deri serbestleştirilir. Kapattığı alan miktarına göre saçsız deriden çıkarım uygulanarak yerine saçlı deri getirilir. Gergin olmayan şekilde dikişler konur.
Saç ekimi ameliyatı için en ideal sonuçlar sağlıklı bir alıcı yatak, yeterli sayıda sağlıklı kıl yaması, hastanın metabolik hastalığının ya da sigara alışkanlığının bulunmayışı durumunda alınır.
1952’de A.B.D.’li hekim Norman Orentreich tarafından ilk modern saç ekimi tekniğinin tanımlanması sonrası binlerce hastaya saç ekimi uygulanmış ve oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır. Saç ekimi için iki temel teknik kullanılmaktadır. Bunlardan ilk geliştirilen foliküler birim transplantasyonu (Follicular Unit Transplantation, FUT) tekniğinde dökülmeye dirençli olan ensedeki saçlı deriden belirli bir uzunluk ve genişlikte bir çıkarım uygulanır. Bunlar ameliyat mikroskobu altında tekliden dörtlüye kadar değişen sayıda kıl kökü içeren bölümler halinde hazırlanır. Saç derisinin alındığı alan dikişle kapatılır. Kıl köklerinin hazırlanması sırasında bunların aktarılacağı alıcı alan hazırlanmalıdır ve buralarda saçın uygun açı ile çıkabilmesi için kanallar açılır. Sonrasında kıl kökleri doğal bir saççizgisi sağlayacak şekilde bölgeye ekilir. Tüm ameliyat bölgesel uyuşturma ile yapılır . Bu teknikte sadece saç yaması alınacak saha traşlanır ve ameliyat sonunda saçlı alanlar karşı karşıya dikildiği için hastada saç kökü alınan kısım belli belirsiz olur.
İkinci saç ekimi tekniği olan foliküler birim çıkarılması (follicular unit extraction, FUE), adında da belirtildiği gibi alınacak kıl kökü yamalarının tek tek çıkarıldığı ve sonrasında FUT tekniğine benzer olarak açılan kanallara ekildiği ameliyat tekniğidir. Burada punch adı verilen 0.7 -3mm çapa kadar değişen dairesel bıçaklar kullanılır. Kullandığımız punchlar genellikle 0.7- 0.8 mm çaptadır.
Bu ameliyat tekniğinde ekim yapılacak alan genişse hastanın tüm saçının makine ile traşlanması gerekir. Sınırlı ekim yapılacak hastalarda traşsız FUE tekniği kullanılabilir. Bu teknikte ise hastanın uzun saçlı olması istenir. Ekim için kıl kökü yaması alınacak alanın hemen üzerine denk gelen saçlı alan korunarak sadece yama alınacak alan traşlanır ve burasıüstte korunmuş olan saç ile gizlenir.
Saç ekimi ameliyatı uzun süren bir ameliyat olup ameliyatın bir kısmı yüzü koyun pozisyonda kalanı ise sırt üstü pozisyonda devam eder. Bu uzun süren ameliyat bazen iki günlük seanslara da bölünebilmektedir.
Saç ekiminin her şeyden önce bir ameliyat olduğunu ve bu ameliyatı estetik plastik cerrahi uzmanının yönettiği bir ekibin gerçekleştirmesi gerektiği unutulmamalıdır. Merdiven altı tabir edilen saç ekim merkezlerinde hekim bile olmayan ellerde yapılan saç ekimleri saçlı deride yaygın kayıplara varan hüsranla sonuçlanabilmektedir.
Saç ekimi ameliyatı fazla kan kaybettiren bir ameliyat değildir. Ameliyat sırasında bölgesel uyuşturma uygulamasını takiben kafaya özel bir bandaj yapılarak kanama da sınırlandırılır.
Estetik cerrahinin 5 -9 saat gibi uzun süren ameliyatlarından olan saç ekimi ameliyatından önce kullanıyorsanız eğer lütfen kan sulandırıcı ilaçlarınızı (aspirin, plavix, xarelto vs.) mutlaka doktorunuzun uyardığı tarihten itibaren kesiniz. Aynışekilde sigara kullanımı doku kanlanmasını bozduğu için ekilen kıl yamalarının beslenmesini de olumsuz etkileyecektir. O nedenle sigara kullanmayı da ameliyat öncesi ve sonrasında en az 1 hafta bırakınız.
Saç ekimi ameliyatında teknik ne olursa olsun ameliyat sonrası bakımda size bazıönerilerde bulunulacaktır. Bu önerilere özen göstermeniz ameliyat sonuçlarının çok daha yüz güldürücü olmasını sağlayabilir.
Saç ekimi ameliyatı sonrası ilk 3 gün saçınızı yıkamanızı istemiyorum. Bu durum kıl köklerinin yerine yapışma süreci açısından önemlidir. Bazı merkezlerde yapılan ekimlerde kılın ekileceği kanallar dar açılmakta ve alıcı saha yerleştirilen yamayı kusabilmektedir. Ameliyatın sonunda kıl yamaları dışarı aşırı taşmış görünüyorsa yıkama 4ncü ya da 5nci güne bekletilebilir.
Saç ekimi ameliyatından sonra ilk yıkama 3ncü günden sonra saç ekimi ekibi tarafından gerçekleştirilir ve size de sonrasında saç bakımının nasıl ve hangi malzemelerle yağılacağı anlatılacaktır.
Saç ekimi sonrasında saçınızı bir süre özel losyonlarla ve yumuşak temaslarla yıkamalısınız. Yıkama sonrasında kesinlikle fön cihazı ya da maşa türü cihazlar kullanmayınız. Bu cihazlar kıl köklerini yakarak hızla dökülmeye yol açar.
Saç ekimi sonrasında ilk haftanın sonuna kadar ekim yapılan alanlarda oluşmuş olan kabukların dökülmesi gerekir. Bir haftadan uzun süren kabuklanmada hekiminizi bilgilendiriniz. Uzun kabuklanma süresi yeni saç gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kabukların dökülmesini takiben size tariflenen saç bakımınızı yapabilirsiniz.
Saç ekimi ameliyatından sonra ilk 10-15 günlük süre boyunca havuz, deniz ve solaryum gibi alanlara girmeyiniz. Havuz ve denizde olabilecek kimyasal ve enfeksiyöz kirleticiler kıl kökü yamalarına zarar verebilir. Solaryum ve güneşlenme uygulanacaksa özel şapkalar öneriyorum.
Saç ekimi ameliyatının ilk günlerinde yüz çevrenizde aşırışişme olmaması açısından özel bir bandajlama yapılmaktadır. Buna rağmen yüz çevresinde ve özellikle göz kapaklarında yaygın şişmeler olabilir. Bununla ilgili lütfen doktorunuzdan tavsiyeler alınız.
Saç ekimi ameliyatından sonra kafaya alınacak darbeler iyileşmenizi olumsuz etkileyecektir. O nedenle mümkünse spor aktivitelerinizi olası darbelerin ihtimalini en aza indirgeyecek şekilde sınırlandırınız.
Saç ekiminden sonra ekilen kıl kökü yamaları bir süre telojen ve katajen faza geçerler. Yani dökülürler ve tekrar uzamaları ve kıl çapının kalınlaşması ortalama 6- 12 ayı bulabilir.
Kansızlık tüm dokular için gelişimde ortak bir sorun olduğu gibi saç ekiminde de önemli bir parametredir. O nedenle ameliyat süresini hızlandırıcı manevralar geliştirilmeye devam etmektedir. Kansızlığın etkilerini en aza indirgemek için kıl kökü yamaları ayrıştırılıp, özel bir solüsyon emdirilmiş pedler üzerinde 4-10 derece arası sıcaklıklarda barındırılırlar. Ekim sonrasında kıl kökü yamasının kansızlığa verdiği cevap sessiz yani katajen döneme doğru geçiştir. Bu süreçte kıl kökü dökülerek alttan yenisi gelmeye başlar.İlk çıkan saç telleri incedir ama zamanla kalınlaşır. Bu normal katajen yanıtın süresini kısaltmak amacıyla saç ekimi sonrasında da mezoterapi faydalı olabilmektedir. O nedenle ekilen saçların dökülmesi sizi endişelendirmemelidir.
Robotik saç ekimi son dönemlerde özellikle ABD’de gıda ve ilaç dairesi FDA tarafından verilen onaylarla ticari boyut kazanmıştır.
Robotik cerrahi birçok alanda popülarite kazandığı gibi saç ekimi ameliyatlarında da harcanan enerjiyi ve süreyi azaltmak adına kullanılır hale gelmeye başlamıştır.İlk olarak NeoGraft adı verilen teknoloji ile alınan kıl kökü yamalarının daha uygun açı ile zarar görmeden temin edilmesi için kullanılan kesici başlığa uygulama boyunca fotoğraf çekerek doğru açı hesaplaması yapan bir mekanizma takılmıştır. Bu sistem yine cerrah gerektirmektedir. ARTAS denilen ikinci bir sistemde kullanılan robot ekilecek saç yamalarını kendisindeki punch bıçağı ile hazırlar ve ancak kıl kökünün zeminen çıkarılması için yine cerraha ihtiyaç olmaktadır. Alınan yamalar için alıcı sahada kanal açılmasını da uygun açıyla yine robot sağlar ve sonrasında ekim gerçekleştirilir.
Bu teknolojilerde bir sorun da, kullanılabilen punch bıçaklarının normal saç ekimi punchlarından çap olarak çok daha geniş olmasıdır. Bu durum hazırlanan saç yamalarının daha büyük hacimli olmasına neden olmaktadır.
Saç ekimi ameliyatından sonra ortaya çıkabilen istenmeyen sonuçlar yani komplikasyonlar hiç de azımsanmayacak boyutlara varabilir.
Her ameliyatta olduğu gibi saç ekimi ameliyatından sonra da söyleyebileceğim en klasikleşmiş sorunlar yara bölgesi enfeksiyonu ve deri altında kan birikimidir.Özellikle dezenfeksiyon ve sterilizasyon kurallarına yeterince uyulmadığında hayatı tehdit edebilecek kadar ciddi enfeksiyonlarla karşılaşılabilmektedir. Saç ekimi ameliyatında oluşabilen enfeksiyonlar bölgede saç kayıplarına da yol açabilen ciddi deri abseleri yaratabilir. Hatta deriden de kayıplar olabilir. Bu nedenle saç ekimi, sadece konusunda uzman olan estetik plastik cerrahi uzmanları tarafından gerçekleştirilmelidir.Çünkü bahsi geçen sorunlar oluştuğunda bunlarıçözecek tek ehil branş plastik cerrahidir.
Yara hattı altında kan birikimi (hematom), özellikle kan sulandırıcısını kesmeyen hastalarda görülebileceği gibi hiçbir ilaç kullanmayanlarda da nadiren oluşabilir. Bu sonuncu grupta punch denilen dairesel bıçağın derinde bir damarı yaralaması ile kanama odağı (hematom) oluşabilir. Bu hematomun bölgesel uyuşturma ile boşaltılması gerekmektedir.
Saçın çıkmaması, özellikle öğrenme eğrisini tamamlamamış, kıl kökü yaması alırken kökü hasarlandırma oranları yüksek olan ve yine uygun olmayan açılarda ve olması gerekenden daha dar kanallar açarak kıl kökü yaması yerleştiren ekiplerde daha sık olmak üzere görülebilir. Daha önce de bahsettiğim gibi dar kanal açılması kıl kökünün kanaldan kusulmasına yol açar.Özellikle otomatik kıl kökü yerleştiricilerinin bazıları sadece saçlı deriye batarak direk yamayı yerleştirmekte olup bunlarda sorun daha sık olabilmektedir.
Saççizgilerinin ve açılarının doğal olmaması, uygun olmayan planlama ve yanlış sahada yanlış sayıda kıl kökü yaması yerleştirilmesinden kaynaklanır. Uygun olmayan saççizgisinin tedavisi özellikle alın bölgesinde çok öne gelindiğinde kolay değildir ve ameliyat gerektirebilir.
Kaynaklar:
- Freund BJ, Schwartz M. Treatment of male pattern baldness with botulinum toxin: a pilot study. Plast Reconstr Surg. 2010 Nov;126(5):246e-248e.
- Temiz G, Yeşiloğlu N, Şirinoğlu H, Akpınar AC, Sarıcı M, Filinte D, Filinte GT, Bozkurt M. Increasing the survival of transverse rectus abdominis musculocutaneous flaps with a Botulinum toxin-A injection: A comparison of surgical and chemical flap delay methods. J Plast Reconstr Aesthet Surg. 2016 Jul;69(7):944-51
- Hamilton JB. Patterned loss of hair in man: Types and incidence. Ann N Y Acad Sci. 1951;53:708–28.
- Norwood OT. Male pattern baldness: Classification and incidence. South Med J. 1975;68:1359–65.
- Bao L, Gong L, Guo M, Liu T, Shi A, Zong H, Xu X, Chen H, Gao X, Li Y. Randomized trial of electrodynamic microneedle combined with 5% minoxidil topical solution for the treatment of Chinese male Androgenetic alopecia. J Cosmet Laser Ther. 2017 Oct 13.
- Jha AK, Udayan UK, Roy PK, Amar AKJ, Chaudhary RKP. Original article: Plateletrich plasma with microneedling in androgenetic alopecia along with dermoscopic pre and posttreatment evaluation. J Cosmet Dermatol. 2017 Aug 3. doi: 10.1111/jocd.12394. [Epub ahead of print]