Vücutta yağ dokusunu eritmeye dayalı yöntemler aslında gerek metabolik gerekse estetik anlamda en çok tercih edilen müdahalelerden olmuştur. Bu anlamda ameliyatsız estetik olarak son 15 yılda uygulamada yaygınlaşmış olan teknolojilerden biri kavitasyondur.Akışkanlar mekaniğinde aniden gaz halden sıvı hale geçen bir maddenin rastladığı katı bir cisimde aşınma yaratarak boşluklar oluşturması anlamında kullanılan bu terim, Türkçe’ye fizikçiler tarafından “boşlumlama” olarak çevrilmiştir.
Tıbbi amaçlı kavitasyon teriminde çalışma mekanizması yukarıda anlatılana benzer olmakla birlikte aslında ciddi farklar içerir. Düşük frekanslı ultrasonik ses dalgalarının yağ hücrelerindeki yağıısıtarak patlamalarına neden olur. Böylece yağ dokusu içerisinde boşluklar oluşur. Sıvı hale geçen yağ ise lenfatik sisteme geçerek atılır.
Tekrarlanan seanslarla kavitasyon, herhangi bir anestezi gerektirmeksizin belirgin bir incelme sağlayabilir. Ancak, her teknolojinin olası riskleri gibi kavitasyon da bazı riskler taşır.
Ultrasonik ses dalgalarıözellikle liposuction ameliyatlarında (ör; VASER) yağın daha kolay, daha az travma ile çevre damar ve sinirleri etkilemeden ayrılmasını sağlamak ve süre ile harcanan iş gücünü azaltmak amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Ameliyat olmak istemeyen hastalarda kavitasyon da önemli bir çözüm sağlamaktadır (Liposonix, Cavi-Lipo, Ultrashape). Bu amaçla, yağ içinde bulunduğu yataktan hareketlendirildikten sonra lenf sistemi içinde taşınarak atılmasını sağlanır.Şahsi görüşüm bu yağın cerrahi olarak uzaklaştırılması yönündedir çünkü bir anda lenf dolaşımı ve oradan toplar damar sistemine geçen bu kadar fazla miktarda yağın vücuttan temizlenebilmesi ve böbrek ile karaciğerde yük oluşturmaması için oldukça sınırlı ve bölünmüş seanslarla yapılması gerekir.Öte yandan hastaların aşırı miktarda su tüketmesi yağın gerek yakılması gerekse atılması açısından gereklidir.
Dolayısıyla tekrar söylemek gerekirse yağ yakmaya yönelik bu tür teknolojiler zayıflamaktan ziyade vücut yüzeyinde yer alan selülit gibi düzensizlikleri gidermek için tercih edildiklerinde daha güvenlidir.
Kavitasyon uygulaması herkeste ideal sonuçlar sağlamayabileceği gibi bazı hasta gruplarında zararları olabilir. O nedenle bazı açılardan liposuction tercih etmek daha mantıklı olabilir.
Kavitasyonda kullanılan ses dalgaları ile ilgili nadiren de olsa deri yüzeyine çok yaklaşılan hallerde yanıklar bildirilmiştir. Yine vücudunda herhangi bir implant (meme implantı, kemik yerleşimli plaklar- platin-, kalp pili vs.) bulunduran hastalarda uygulanmamasıönerilir. Yakın zamanda ameliyat geçirilmiş ve kesi hatları olan hastalar, önemli iç hastalıkları (tiroid, diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı vs.) olan hastalara ve yaşlı kişilere uygulanması metabolik açıdan riskleri artırır.
Vücut yüzeyinde hafif orta derecede yüzey düzensizliği ya da selüliti olan ya da liposuction sonrası sertlikler veya çukurlaşmalar kalan hastalarda daha sınırlı ve güvenli olarak uygulanabilir.
Kavitasyon uygulaması yaklaşık 30 dakika- 1 saat arasında sürer. Uygulamadan önceki ve sonraki günlerde bol su tüketimi çok önemlidir.
Hastalar da yağın atılması sürecinde idrarda ve dışkıda renk değişiklikleri olabilir. Ancak özellikle koyulaşma olması durumunda içilen sıvı miktarı da artırılmalıdır. Güvenlik sınırını yüksek tutmak amacıyla bir haftada tek seans önerilir.
Tek haftaya çoklu seans sıkıştırılmasını isteyen hastalara kavitasyon yerine daha hızlı ve etkili sonuç için liposuction önermekteyim.
Kavitasyon liposuction öncesinde, yağın serbestleştirilmesini kolaylaştırdığı için ameliyat süresini ve oluşan travmayı da azaltabilir. O nedenle liposuction öncesi de sıkça kullanılmaktadır.